>IŞIL’IN MUTFAĞI

>

Sizleri çok seviyorum.

Bir evvelki kasvetli yazım için size bir özür borçluyum…Çok ilginç….Nedense o gece duygularımı aniden sizlerle paylaşmak istedim, niyetim tabi ki sizi üzmek değildi….

Yalnız….itiraf etmeliyim ki, herkes beni o kadar telefonla aradı, mesajlar yazdı ki….acaba diyorum…arada böyle melankolik yazılar yazıp kendimi bol bol aratsam mı? Ha ha ha….tabi ki şaka, ama ne yalan söyleyeyim, hoşlanmadım diyemeyeceğim….Yorumlarla, herkes ne kadar güzel duygularını ifade etmiş, içten temennilerde bulunmuş, bana kendimi iyi hissettirmek için onlarca güzel kelimeyi bana yazmak zahmetinde bulunmuş. …

Şöyle düşünüyorum…Bu blog ve belki diğer bir sürü blog aracılığı ile birbirimize ne kadar güzel mesajlar veriyoruz…İnanılmaz birşey….Bu kadar pozitif düşünceli arkadaşım olmasından çok mutluyum…Eminim benim yazılarımı okurken yorumlara da göz atıyorsunuzdur. Bakamıyorsanız, bundan sonra, mutlaka okumanızı tavsiye ederim…İnanın, yazılarımdaki bilgiler kadar, yorumlarda da bir o kadar biligi var…
Herkese çok çok teşekkür ediyorum.

Sevgili “Kitchen Witch” benim bu aralar bazen unuttuğum birşeyi bana hatırlatmış. “Sizin o yilmayan, neseli halinizi seviyor ve ornek aliyorum. En moralsiz oldugum zamanlarda, açıp kanalB deki bi programi izlemek bile bana keyif veriyor. Sizin bir misyonunuz var artik, ….bizleri dusunup hoooooop hemen o keyifli halinize donebilirsiniz kolayca..
Burdan sizi takip eden herkes ayni derecede cok seviyor ve takdir ediyor.
Iyiki varsiniz..
Bana buradaki yeni hayatima tutunmam icin bir dal olgunuzdan dolayi tesekkur ederim.


Sevgili “Sibella“nın dediği gibi, “
Baharla birlikte bu keyifsiz halimizden kurtulup güzel günlerin geleceğini umuyorum ben canım.”

Sevgili Zeynep, ben de seni kucaklıyorum….“Seni seviyorum buna dayanamam.tüm iyilikler senin peşini bırakmasın.sıcacık kucaklıyorum,öpüyorum zeynep bayram

Şeyda’nın yazdıklarına öyle duygulandım ki…“Guzel gulen gozlerinizden isik hic eksik olmasin.Hayatimizin her doneminde malesef enerjimizi azaltan,bizi uzen insanlar oluyor.Ama sizin o kadar guzel bir enerjiniz,hayata o kadar guzel bir bakisiniz var ki bunu tuketmeye kimsenin gucunun yetecegine inanmiyorum.Yeni gelen baharin tum tazeligi,gunesin tum sicakligi ustunuzde olsun.Unutmayin siz bizim isik kaynagimizsiniz.Sizi cok seviyoruz. Seyda
Tüm yorumlar için binlerce kez sizleri kucaklıyorum ve öpüyorum….
Evet, evet, biz sanatçılar!!(öhö, öhö…) baharda biraz melankolikleşebiliyoruz ( aman ne zor bir kelimeymiş bu böyle!), eminim çiçeklerin açması, havanın aydınlanması gibi herşey farklılaşınca, güzelleşince, uyanınca bizde farklı duygulara bürüneceğiz.

İnanın, kendi kendime konuşmaya başladım…”Haydi Ece, kalk bakalım, yapılacak çoook proje var, hayata geçirilmesi gereken bir sürü fikir var, fikirlerini bekleyenler var, dekorasyon işleri var…Haydi, kolları sıvama zamanı….”

Gerçekten , herkesin yararlanabileceği, sizlere kolayca ulaşıp, boyama tekniklerimi paylaşabileceğim nefis bir projem var, henüz üstünde çalışıyorum, gerçekleşince çok beğeneceğinizi biliyorum…Bu konu ile ilgili bilgileri biraz daha şekillenince mutlaka size aktaracağım…

Gelelim Işıl’ın mutfağına….Sevgili Işıl, ne kadar uzun zamandır bu güzel mutfağı ortaya çıkarmak için uğraştık değil mi?..Duvar kağıtlarını bile amma aradık…Ya kirazların çizimi? Şimdi hepsi güzel birer anı oldu…Ama değdi doğrusu…Ne diyeyim, bakmaya doyamıyor insan…Neyse, sizleri Işıl’ın “kirazlı mutfağı” , güzeller güzeli oğlunun odası ve evin içinde yaptığımız diğer ufak tefek uygulamalar ile başbaşa bırakıyorum.

Işıl’ın derste yaptığı objeleri de evine ne kadar yakıştı, dikkatinizi çekerim…..

Evin tüm ahşaplarını sevgili Savaş Usta boyadı…Aşağıdaki askılık ve bank kahverengi idi, haliyle eskimişti…Savaş Usta ve benim fikirlerim birleşince nasıl kılık değiştirdiler, görüyorsunuz değil mi?

Bu ayna Atölye Beyaz‘ın internet sayfasındaki, ham olarak satışta bulunan oval ayna….İsterseniz siz de satın alıp beyaza boyayıp, kahverengi antik eskitme ile sulu sulu boyayıp, hemen silip bu aynanın aynısına sahip olabilirsiniz. Tabi Işıl’ın evinde, dekorasyon aşamasında, biz Savaş Usta’dan yararlandık, o bizim talimatlarımız doğrultusunda böyle güzel bir ayna yarattı.

Işıl’ın aşağıdaki banyo dolabı ile hiçbir ilgim yok.Fakat o kadar çok beğendim ki…Eline sağlık Bekir Usta…Bu arada evin tüm ahşap doğramalarını, ahşap eşyaları Bekir Usta ve ekibi hazırladı. Tekrar ellerinize sağlık…



Bu ilginç yan sehpayı yıllar evvel bir dergide görüp çok beğenmiştim ve kesip saklamıştım..Uzun zamandır da nerede kullansam diye düşünüyordum….Yaptırtmak ve kullanmak Işıl’a nasipmiş….Güle güle kullan Işıl’cığım…


İşte “Kirazlı mutfak”….

Dolapların tüm kiraz boyamalarını tek tek günlerce boyayan Ela Cin’in ellerine sağlık.Enfes oldular, başka ne diyeyim…..
















Kirazlı mutfaktan sonra işte size “Mavi Oda”

















>My Beautiful Bathroom-Güzel banyom

>Güzel mutfağımdan sonra, şimdi sıra banyomda… Belki sade bir banyo ama ben çok seviyorum, her bir karesinde emeğim var…022
Farkettiğiniz gibi hiç fayans kullanmadım çünkü sevmiyorum, o yüzden evin hiçbir yerinde de fayans kullanmadık. Duvarlar Polisan mavi boya, çok tatlı bir mavi, umarım resimden sizde görebiliyorsunuzdur… Lambrileri, sevgili Münir Ustamız yaptı, eskiden beri en istediğim şeydi, duvarları yarım lambri yaptırmak…Sonunda banyoda bunu gerçekleştirdim.. Suya dayanıklı beyaz boya ile boyandı.Yerdeki taşım da çok güzel, Çanakkale Seramik, içinde çok hafif dore ışıltılar var, ışıkta o kadar güzel parlıyorlar ki…Lavabo tezgahı Orka marka…Önce lavabo alıp, altına kendimiz dolap yapalım diye çok gezindim ama maalesef Türkiye’de istediğiniz gibi, hem de ucuz bir lavabo bulmanız çok zor…Sonunda Bauhaus’tan gittim,bu ayaklı takımı aldım. Amaaaaa, zannediyor musunuz ki alındığında yukarıdaki gibiydi. Hemen size ilk satış halini göstereyim! Bauhaus’tan binbir rica ile bu takımı, kulpsuz, ayaksız, cam kapaksız,üst dolapsız ve beyaz olarak firmadan istettim. Eve gelince Münir Usta hemen lükens ayaklar yaptı, Panora Zara Home’dan tanesi 2 liraya kulp aldım, ön cam yerine, oğlumun ilk bebek odasının perdeleri olan mavi beyaz ekose kumaştan( 12 yıllık) minik perde yaptım ve gördüğünüz lavabolu dolap ortaya çıktı. Ama daha güzel olmamış mı? Bu resmi Orka firması da görmeli…
Duş tarafını da göstereyim…Başka detaylar ister misiniz?
Bu güzel çerçeveyi Mudo’dan indirimde almıştım…


Lavanta torbası atölyedeki nakış hocamızın, sevgili Nigar Hanım’ın el emeği, diğerlerini yine çok eski zamanlarda Mudo’dan almıştım…


Ya bu güzel tuvalet kağıtlığıma ne dersiniz? Onu çok seviyorum. Sevgili Aslı’nın Belçika’dan gelirken bir tatilde getirdiği hediye… Belki 2 sene çekmecemde durdu, sonra bu banyo yapılınca yerini buldu. Üzerindeki lavantalar hep işleme. Belçika’da bile işlemeli böyle güzel şeyler var, ya da bizim Aslı bulur böyle güzellikleri diyeyim…


Deniz kabuklarımı da çok seviyorum, her biri başka güzel.. Tüm sepetler de sevgili Çağlacığımın doğum günü hediyeleri…Yine çeşitli yerlerde gezindikten sonra banyoda esas yerlerini buldular…


Ferforje havluluğum ve tuvalet kağıtlığım da Tepe Home’dan, yine indirimde alınıp, bir köşede bekleyen, sonra yerini bulan eşyalardan…

Başka bir yazıda buluşmak üzere…

Yazılarımı arada ingilizce, arada türkçe yazıyorum, biliyorum, hep söylüyorsunuz, ingilizce olduğu için bana kızanlar var ama sizinde “live traffic”ten takip edeceğiniz üzere yurtdışından da bloguma girenler çok oluyor ve biliyor musunuz asıl onlar hep yorum bırakıyor….Türk arkadaşlarım, tabi ki gönlüm sizlerle… Asıl sizlerin yorumlarınızı bekliyorum çünkü bu blogun düzenli takip edildiğini ancak yorumlarla anlayabiliyorum. Nasıl yorum yazacağız diye soran çok oluyor, hemen anlatayım. Her yazının altında, hemen sağ tarafta tarih ve “comment” var, “comment”e tıklarsanız sizi yorumunuz yazacağınız başka bir pencereye yönlendirecektir.Sorularınızı da e-mail yerine buradan bana sorabilirsiniz ki herkes görüp faydalansın…